27 Ocak 2014 Pazartesi

Benim Bir Dostum Var



Her gün varlığının hiçbir noktası bize benzemeyen hayvanlarla karşılaşıyoruz. En sık karşılaştıklarımız, sokak köpekleri ve kedileri.

Uzaydaki olası gizemli hayatlara, kendi türünden başka canlıların da yaşama ihtimaline bu kadar büyük bir heyecanla yaklaşan insan ırkının, yanı başında duran bu benzersiz varlıklar ile ilgili neden bu kadar ilgisiz olduğu sorusu aklıma geliyor birkaç gündür. İnsan ırkı keşfetmeye olan merakı olmasaydı şu anki teknolojik gelişimin çok daha gerisinde olurduk çünkü.

Yani merak iyi bir şey. Ben de günlük hayatımda bir sürü şeyi merak ederim. Aklıma bermuda şeytan üçgeni gelir, nasıl ya derim. Araştırırım. Geçtiğimiz aylarda Einstein'ın teorileri ile ilgili bir kitap almıştım mesela, yine nasıl ya diyerek. Bir şey öğrenilerek geçirilmiş bir gün, tatmin edici bir gündür bana göre. Çünkü kalıtımsal olarak hafıza miras alamayan zavallı insan ırkının yapabileceği tek şey durmadan, her şeyi en baştan öğrenmeye çalışmak.

En iyi öğrenmelerden biri de bir başkasını tanımak şüphesiz. Başka insanları, yaşamlarını, hedeflerini, bütün bunları öğrenmek insanın toplumsal örgütlenmenin neresindeyim sorusuna cevap vermesini de sağlar. İnsanları tanıdıkça yeni şeyler öğrenir, yeni ilişkiler geliştirir, deneyimler ve öğreniriz.

Peki dünyada yaşayan insan dışı varlıklar için neden aynı tanıma isteğini taşımıyoruz? Yanından her gün geçtiğimiz köpeğin havlaması bizi ürkütüyor da neden, havlamasının nedeninin bizi korkutmak mı, korumak mı, bizden korkmak ya da sadece ilgi çekmek mi olduğunu düşünmeden, içgüdüsel ve en ilkel kodlarla beynimize : "havlayan köpek : korku" önermesini işliyoruz. Şu an sizin de kulağınıza fazlaca ilkel gelmedi mi bu?

Dünya, insan ırkının gelişiminden çok daha önceki canlılara, hayvanlara ve diğer organizmalara ev sahipliği yapmış, inanılmaz güzel ve ilginç bir yer. Biz yokken, ekolojik sistemi sürdüren hayvanlar vardı.

Yani basit bir "hayvan" kelimesinin ne denli köklü bir yapı olduğunu görebiliyor musunuz? Bugün dünyadaki ekolojik sistemi omuzlarında taşıyan ve yaşamsal alanlarımızı içgüdüsel olarak koruyan hayvanları, insan eli ile hapsediyoruz, tuzağa düşürüyoruz, gösteri unsuru olarak kullanıyoruz, katlediyoruz ve en önemlisi GÖRMÜYORUZ.

Diyarbakır'da nesli tükendiği varsayılan anadolu leoparını öldürüp yanında fotoğraf çektiriyoruz. Avcılık diye bir meslek ve hobi var mesela. Hobi olarak yasaya- kanuna uymayı sevmeyen türkiye cumhuriyeti vatandaşları, her gün türleri tükenmekte olan canlıları bile öldürebiliyor mesela. Sonra işte yunus parkları, sirkler... Sadece bunlar da değil hem : Okyanuslarda petrol firmalarının platformları yüzünden yaşam alanları işgal edilmiş milyonlarca deniz canlısı. Kirletilmiş göllerinde artık yaşayamayan kuşlar... Ormanlara, açlıktan ölmeleri için bizzat belediyeler tarafından atılan binlerce köpek çok, çok yakınınızda : Beykoz'da, Bolluca'da, Kurtköy'de. Hem siz hiç bir barınağı ziyaret ettiniz mi? Etseydiniz eğer kilometrelerce koşması gereken köpeklerin, küçücük kafeslerde, karda kışta buz gibi fayansların üzerinde yatması, yaşamaya çalışması vicdanınızı rahatsız etmeyecek miydi? Hem bir hayvanın hayatının sizinkinden daha değersiz olduğunu düşündüren şey nedir? Ne biliyorsunuz, neyi araştırdınız, neyi okudunuz da böyle bir fikir geliştirdiniz?

Söyleyin yine de sokakta özgür yaşayan bir köpeğin havlamasından korkacak mıydınız bir barınağı ziyaret etseniz? Yine televizyonlarda, sokak köpeklerinden korktuğu için hepsinin toplatılması gerektiğini söyleyen bir insan olabilecek miydi?
Barınaklar, sokaklarda siz korkuyorsunuz diye, tekme atılan, dövülen sakat kalmış köpeklerle dolu.Siz korkuyorsunuz diye kafeslerde yemek yemeyi reddedip intihar eden hayvanlarla dolu. Bayram tatillerinde çalışmayan personel yüzünden siz bayramda, tatildeyken aç ve susuz kalan, kışın soğuğa, yazın sıcağa, yeri geldiğinde üstünde bir dam olmadan karşı koymaya çalışan hayvanlarla dolu.

GÖRÜN.


* Yukarıdaki video, başlığın ilham kaynağı.
* İlk fotoğraftaki köpek, yaşadığım yerdeki bir sokak köpeği, canım, ciğerim.














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder