30 Ekim 2013 Çarşamba

Rengarengo

Merhaba.

Evim yine çok dağınık.

Çünkü ben bir dolu yünüm, bir dolu takı tasarım malzemem varken gittim yine yenilerini ekledim koleksiyonuma.

Eminönü çok ilginç bir yer. Daha önce defalarca gitmiş, Mısır çarşısının arka çıkışının "Tahtakale" olduğunu öğrenmiş ve oralarda gezinmişliğim vardı. Fakat hanları ve içindeki cevherleri yeni yeni keşfediyorum.

Takı tasarım malzemelerim için Terme Han ve Güvener Han ile Marputçular Çarşısını tercih ederken,
Yünlerim için de Kürkçü Han'a gidiyorum şimdilerde.

Bir de aralarda birkaç "doğal taşçı"ya uğruyorum.


Yukardakiler hep Eminönü.
Bir bu kadar da irili ufaklı kutularda var dağınık dağınık.
Minicik boncuklarla uğraşırken derli toplu olmak da çok zor zaten. Özellikle benim gibi dağınık biri için.

Neyse, ben bunlarla uğraşıyorum, yapıyorum, beğenmiyorum tekrar baştan başlıyorum filan ama ne zaman yeni bir şey yapmaya başlasam, hep bir şeylerin eksik olduğu hissine kapılıyorum ve ertesi gün kendimi yine eminönü'nde buluyorum.

Bu bir çeşit hastalık biliyorum ama şimdilerde bana çok eğlenceli geldiği için kurtulmaya niyetim pek yok.


Bu da, elceğizlerimle yaptığım bir kolye. Yavaş yavaş farklı şeyler denemeye cesaret edebiliyorum sonunda.

Bunların dışında evdeki yün popülasyonunun günden güne artması, kenarda köşede şu görüntülere neden olmaya başladı :




Önceki yazılarımda bahsettiğim, yeni başlamış olduğum ve çift renk olarak tasarladığım atkımı yapmaktan vazgeçtim bu arada. Bunun yerine, elimdeki tek yünlerin güçlerini birleştirerek evimde yeni renkli yünler ürettim!

Onlar da işte bunlar :


Büyük bir bölümü üç farklı yünün birleşimi, bir ya da iki tanesi de iki renk.
Bunlarla da atkı yapmak istiyorum.

Fena olmadılar bence, siz ne dersiniz?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder