6 Kasım 2013 Çarşamba

Secret Fort

Geç kaldığım günlerden birini daha yaşıyorum.

Havanın böyle biraz karanlık ama hafif rüzgarlı ve ılık olmasını seviyorum. Bana, kış gelmeden sıcak çay ile odamın bir köşesine tüneyip çok önemli işler başaracakmışım hissi veriyor nedense. Böyle, sadece düşen, sararmış yaprakların verdiği romantizm değil de, sanki bir dağ köyünde tatile çıkmışcasına bir dinginliği çağrıştırıyor bana.

Hislerim tam olarak mutluluk olarak adlandırılabilir mi bilmiyorum ama heyecanla, hüzünle, neşeyle ve dinginlikle karışık tuhaf bir şey yaşıyorum şu an.

Halimden memnunum.

Sanıyorum ki hayatımı mutlu şekilde idame ettirebilmemin tek kuralı heyecan hissetmem. Heyecan, mutluluktan ve diğer tüm duygulardan daha önemli benim için. Diğer hepsini yanına çağırıp toplayan o çünkü. Bu yüzden her sabah uyandığımda aklımda bir neden olmalı. Bu, çoğu insan gibi işe - okula - komşulara gideceğim gibi bir şey değil. Acelesi olmayan ama hep yapılacak büyük işlerin olduğu hissi. Tuhaf ama çok güzel.

Bazen diğer insanların yaşayış şeklinden uzak bir hayatım olması beni tedirgin ediyor. Bir şeyleri kaçırıyor, eksik bırakıyor hissi yaratıyor. Belki de öyledir bilemiyorum ama "farklı" geçirdiğim bunca zaman, kendim hakkında çok acayip şeyleri öğrenmeme neden oldu. Sanırım bu, alelade koşuşturmalı bir aksiyona yeğdir.

Yine de bir arayış içinde olmadığımı söyleyemem.

Ama en azından şu an neyi aradığımı biliyorum.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder